29 Mayıs 2013 Çarşamba

Saint-Tropez / Güney Fransa - 2

Eylül’de St. Tropez başkadır…

01/09/2012

IMG_1112

 

Bugün istikamet dünya jet sosyetesinin tatil yeri St. Tropez. Sabah erkenden koyuluyoruz yola. Cannes-St. Tropez arası 1 saat kadar sürüyor fakat sezonda trafik dolayısıyla bu yolculuğun süresi 3 saate kadar çıkabiliyormuş haberiniz olsun. St Raphael’den tekne alternatif olarak düşünülebilir. Eskiden küçük bir balıkçı kasabası olan St. Tropez 1950’ler de Brigitte Bardot sayesinde bugünkü ününe kavuşmuş. St Tropez denildiğinde ne aklına geliyor derseniz: lüx, ihtişam, Brigitte Bardot, La Tarte Tropezienne ve Sandales Tropezinnes diyebilirim.  10 bini bile bulmayan nüfusuna karşın gündüz plajaları, akşamüstü butikleri ve kafeleri, gece de şık restoranları, kulüpleri ve tekne partileri ile St. Tropez yaz aylarında çok kalabalık bir tatil yeri haline dönüşüyor. Siz de bizim gibi bu hengameden kaçıp sadece St Tropez’i yaşamak istiyorsanız buraya geliş zamanınız kesinlikle Eylül ayı olmalı. St Tropez’e adım atar atmaz arabayı bir yerlere parkedip, attık kendimizi St Tropez sokaklarına. Marinanın arkasındaki dar sokaklardaki bitişik nizam, iki üç katlı, muhteşem mimarili evler, pencerelerin önündeki rengarenk çiçekleri seyretmekten neredeyse boynumuz tutuldu. Alt katlar ise cafe, restoran ya da mağazalar olarak konumlanmış olmasına rağmen gözü yoran, atmosferi bozan hiç bir şey yok. Kusursuz bir mimari. Tatil beldelerimizi bu denli harap etmiş olmamıza bir kez daha içim acıdı ne diyim. Bir harita edinip tek tek tüm sokakları dolaştık. St Tropez kalesine çıkmaya dermanımız kalmadı artık bir daha ki sefer. Şirin kasabanın şirin sokakları aynı zaman da bir alışveriş cenneti. Dünyaca ünlü tüm mağazaları burada bulmak mümkün. Unutmadan meşhur St Tropez sandeletlerinden almadan dönmeyin. En meşhuru Sandales Tropeziennes. Tabi birde La Tarte Tropezienne var. Buranın meşhur tartı. Onuda yemeden dönmeyin. Ara sokakların keyfini çıkarıp, şirin bir patisseriede kahve molası verip, marinada aldık soluğu. Böyle devasa lüx yatlar bir burda birde Monte Carlo’da olsa gerek. Sahil boyunca sıralanmış cafelerde oturup geleni geçeni seyretmek bir ritüel halini almış. Tahmin edersiniz ki ön masalarda yer bulabilmek biraz şans. Biraz da sahil kısmının tadını çıkarıp, bir daha ki sefere görüşmek üzere St Tropez deyip, koyuluyoruz yola. Yarın tüm gün Cannes’da denizin keyfini sürüp. Ertesi gün Marsilya’da olacağız.

St Tropez fotoğraflarıyla güle güle diyoruz size.

IMG_1117IMG_1120IMG_1132IMG_1135IMG_1134IMG_1124IMG_1128IMG_1129IMG_1130IMG_1136IMG_1138IMG_1139IMG_1145IMG_1159IMG_1165IMG_1168

Marsilya yazısıyla görüşmek üzere.

Yelda & Ömer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

/*Sayfa numaralandırma*/